Yarına Tek Bilet Nasıldı?

Netflix’in ilk orijinal Türk filmi Yarına Tek Bilet bugün erişime açıldı ve biz de sonunda izleme fırsatı bulduk. (Çünkü bilirsiniz, Netflix bize bakmıyor.) Açıkçası yabancı sermayenin katkılarıyla çekilen yapımların, izleyicide ekstra bir beklenti oluşturduğunu söylersek yanlış olmaz. Haliyle Netflix’in ilk orijinal Türk filmi etiketiyle bir film ortaya çıkınca da çıta oldukça yükseliyor. Bu noktada herkesin aklında o büyük film nasıldı sorusu oluşuyor. Bunun kısaca cevap verecek olursam, pek iyi değildi. Nedenlerini ve nasıl daha iyi bir yapım olabilirdi diye dert yananlar için de ek olarak vereceğim film tavsiyesi ise yazının devamında.

Öncelikle filmin iyi bulduğum yanlarından başlamak istiyorum. Dilan Çiçek Deniz ve Metin Akdülger’in kamera karşısındaki performanslarını çok beğendim. Ekranda duraksamadan bu kadar süre yer alıp, hissettiklerini ve hissetmediklerini izleyiciye geçirmek kolay bir iş değildir. Üstüne üstlük bunu bir çift olarak yapmak daha da zordur. İki oyuncu arasında güzel bir kimya oluşmuş ve bunu izleyiciye de oldukça başarılı bir şekilde yansıtmışlar. Filmin bir diğer başarılı olduğu bölümse, müziği olay örgüsüne dahil ederek kullanışı. Şahsen yolculuk filmlerinde müzik kullanımının çok önemli olduğunu düşünüyorum ve bu filmde gerçekten doğru anlarda, doğru müziği çalarak hikayenin durağanlığını kırmayı başarmışlar. Aslında daha fazla şey söylemek istiyorum ama ne yazık ki filmin çekici olmasını sağlayan yalnızca bu iki unsur…

 Filmde başarısız bulduğum kısımlara gelecek olursam, sanırım bunların en başına filmin izleyiciye gösterecek ya da anlatacak bir şeyi olmaması olur. Bakın, bir filmin kompleks veya felsefi bir hikayesi olması gerektiğini savunmuyorum.  En basitinden daha geçtiğimiz günlerde yayınlanan Staged dizisinden örnek verecek olursam, filmin temeli bildiğiniz Zoom görüşmesinden ibaret. Ancak izleyiciye ekranda bir şeyler sunuyor. Bir buçuk saat boyunca tanımadığınız iki insanın dertlerini izlemiyorsunuz. Yaşantınızdan tamamen uzak insanların hayatında bile size ait bir şeyler anlatabiliyorlar. Yolculuk filmi dendiğinde ister isteme insanın aklında çeşitli manzaralar canlanıyor. Ancak filmde tren kompartımanına sıkışıp kalmış gibi hissediyorsunuz. Üstüne üstlük birçok kez çevrede güzel manzaralar gösterme şansı olmasına rağmen böyle.

Filmin diğer büyük sorunu da senaryosu. Tamamına yakını iki karakter arasında geçtiği için diyaloglar aslında büyük bir önem taşıyor filmin izlenebilirliği açısından. Ancak inandırıcılıktan uzak, tesadüfi diyaloglar bir noktada esnemenize sebep oluyor. Dar alanın verdiği etkiyle izleyiciyi iyice sıkan bu anların devamında etkileyici duygusal olaylar yaşansa da o başta bahsetmiş olduğum tesadüfi durumlar, o etkileyiciliğin sorgulanmasına sebep oluyor. O yüzden oldukça kısa süresine rağmen izleyiciyi ekran başında tutabilme konusunda büyük problemleri var.

Film hakkında söyleyebilecek başka bir şey bulamıyorum ama sözlerimi bitirmeden yazının başında bahsetmiş olduğum film tavsiyesi, 303 filmine kısaca değineceğim. 2018 Alman yapımı olan 303, özünde tıpkı Yarına Tek Bilet gibi iki kişinin yolculuk hikayesini anlatıyor. İki buçuk saatlik uzun bir film olmasına rağmen A noktasından B noktasına bir karavanla giderken karakterlerin hayatlarından ve dünya görüşlerine kadar o kadar fazla şey öğreniyorsunuz ki, belki de bir arkadaşınızdan farklı gelmiyor size. Bu yolculuk sırasında farklı ülkelerin doğasını izliyor, sırt çantanızı alıp yolculuğa çıkmak istiyorsunuz. Üstüne üstlük filmdeki diyaloglar o kadar iyi ve özenle yazılmış ki; sadece aşk ve ilişkiler üzerine değil, sosyoloji ve felsefe üzerine dahi müthiş tespitlerde de bulunuluyor. Aslında bu film ile ilgili söylenebilecek onlarca şey var ama o filmi değil, bu filmi izleyine dönmemesi için daha fazla detay vermiyorum.

Son olarak, her ne kadar bu tarz filmleri kötü bulsam da eminim ki Yarına Tek Bilet, hem Netflix için hem de Türk filmlerinin geleceği için oldukça başarılı olabilir. Netflix için, belki de çok düşük bir bütçeye çekilen bir yapım olmasıyla tatmin edici sonuçlar verecektir. Aynı şekilde Türk filmlerinin geleceği için, hala internette sansür tartışmaları devam ederken aktif bir sansürleme olmayan bir film çekilmesi gelecek için olumlu şeyler. O yüzden bu filmlere iyimser bakıyor olsam da öncesinde başka alternatiflerinin olduğunu unutmayın.