Filmİnceleme

Reservoir Dogs İncelemesi

Emekli olmasına az sayıda film kala, yeni filmini de hepimiz heyecanla bekliyorken bir Tarantino anma serisiyle hafızalarımızı tazeliyoruz.

Quentin Tarantino Reservoir Dogs setinde
Quentin Tarantino Reservoir Dogs setinde

Son zamanlarda sık sık Once Upon A Time In Hollywood filmiyle ve ne zaman emekli olacağı hakkındaki açıklamalarıyla gündeme gelen Quentin Tarantino ve seyircisi arasında güçlü bir sinema geçmişi var. Bu yüzden uzun süre sonra böyle merak uyandırıcı bir filmle dönmesi bizi heyecanlandırıyor. Ancak bir yandan emeklilik durumu sürekli dillendirildiğinden eski filmlerine de özlem duyuyoruz. Böyle ustalara saygı tadında bir seri yapmamızın bir nedeni de bu özlem. Çok sayıda filmi olmamasına rağmen Tarantino denince her sinemaseverin aklına birkaç film gelir. Bu film de onlardan en önemlisi, ilki. Tabii ki böyle bir film yapımcısını sinema dünyasına kazandıran filmle seriye başlamak istedik: Reservoir Dogs.

Meşhur açılış sahnesi
Meşhur açılış sahnesi

Öncelikle bahsetmek istediğim kısım filmin başlangıcı. Bir kafede geçen açılış sahnesinde çeşitli yaştaki adamlardan oluşan grup arasında en geyik muhabbetten felsefeye uzanan sohbetler sohbet dönüyor. Bu kısa sahne seyirciye tüm karakterler hakkında genel bir fikir sağlıyor. Belki de izleyicilerin filmin içine çok hızlı çekilmesinin sebebi baştaki sahnenin bağlayıcılığıdır. Şarkılar hakkında uzun uzun konuştukları bu başlangıç muhteşem bir şarkıyla (Little Green Bag) son buluyor. Meşhur yürüme sahnesi ve başlangıçtaki şarkı muhabbetleri arasındaki ilişki çok kendine özgü, bu filme has.

Filmdeki olaylar bir soygun etrafında şekilleniyor ancak soygun anını görmüyoruz. Kurguda anlatıldığı kadarıyla soygunun nasıl gerçekleştiğine hakimiz sadece. Bu da tam olarak seyircinin objektiflikten uzaklaştırıldığı nokta. Karakterleri tanımamıza olanak sağlayan giriş sahnesinden sonra her izleyici kendince bir kişiye güvenip onun doğru söylediğine inanabilir. Çünkü herkes ayrı düşüp birbirini suçlamaya ilk andan başlıyor. Neyse ki filmde asıl tema soygun veya gizem değil. Odaklanılan nokta soygun anında gerçekleşen olayların grup içi ilişkilere olan etkisi. Ve tabii ki Tarantino’nun kendine has şiddet gösterisi.

Polise işkence yapılan sahne
Polise işkence yapılan sahne

Aksiyonun içinde kaybolacak kadar hızlı bir film olmamasına karşın gayet sürükleyici bir atmosferi var. Bunun en önemli sebeplerinden birinin filmde geçen ” Hikayeyi satan detaylardır.” repliğinin başarılı bir şekilde uygulanmasına bağlıyorum. Zaman zaman gergin havadan sıyrılıp içinde bulunulan duruma karakterleri sürükleyen olaylara odaklanılması filmin güçlü noktalarından biri. Olayları daha iyi kavramamızı sağlarken karakterleri de yakından tanımamızı sağlıyor.

Tarantino’nun filme yaklaşımı ilk yapımı olmasına rağmen kısıtlanmamış. Bunu, zaman akışını tabiri caizse yine aklına geldiği sırayla aktarmasından görebiliriz. Tarantino böyle bir kurguyu seyircinin kafasını karıştırmak, hikayeyi ilginçleştirmek için yapmıyor gibi duruyor. Benim bu kurgu biçimini okumam tamamen olayların önceliğine önem verdiği yönünde. Bir hikaye anlatırken heyecanla farklı kısımlardan bahsetmek gibi değil de ” ben bu hikayeyi seyircime nasıl aktarırsam daha çok içime siner? ” mantığına dayalı bir tercih olduğunu düşünüyorum.

Yönetmenliğin başka bir boyutu da suç filmi olması dolayısıyla şiddeti ve kanı çok fazla göstermesi. Tarantino suç filmi çekilirse de böyle olur dercesine hiçbir şekilde rahatsız edici görsellikten çekinmemiş. Ancak daha sonraki filmlerde göreceğimiz tarzda bir abartı da söz konusu değil. Prodüksiyonu büyük bir film olmamasına rağmen fiziksel yaralanmalar gerçekte olacağı haliyle gösteriliyor ve zaman zaman insanın içini acıtan sahneler de var.

Filmdeki tüm oyuncular rolünün hakkını vermiş bu yüzden tek tek bahsetmeyeceğim. Ancak benim için bu filmin starı Tim Roth oldu. Mr. Orange’a hayran kaldım.

Düşüncelerini bizimle paylaş! ✍️

Başa dön tuşu