Diziİnceleme

Loki: Geçmiş Ve Geleceğin Yükleri | 1. Sezon İncelemesi

Bu yazı, Loki dizisinin 1. sezonunun tamamından spoiler içermektedir.

Bazı yapımlar vardır ki izlediğiniz zaman, üzerinde çalışan insanların ne kadar tutkulu yaklaştığını anlarsınız. Bence Loki de bu işlerden biri. Dizinin oyuncularından yönetmeni Kate Herron’a, ekibin ellerindeki materyal için ne kadar hırslı olduklarını hissediyorsunuz. Loki belki de Marvel Cinematic Universe’ün en eğlenceli saatlerinden birkaçını yaşatıyor. Peki dizi için sorun ne? Bunun cevabı kabaca dizinin bulunduğu evrenin geçmişi ve geleceğinin yükleri altında ezildiği anlardan geliyor. Bu, dizinin genelinde sürekli ve sürekli karşımıza çıkan bir sorun olmayabilir. Fakat olduğu anlardan kimisi dizi için fazlasıyla kritik olan birkaç ana denk geliyor.

Dizi, Minority Report’tan Doctor Who’ya tanıdık olduğumuz pek çok bilim kurgu konseptini MCU ile harmanlıyor. Yönetmenin açıklamasına göreyse görsel anlamda Mad Men, Blade Runner ve Teletabiler başta olmak üzere pek çok yerden ilham alıyor. Bence Loki, Guardians of the Galaxy filmlerinden sonra MCU’daki en ilgi çekici görselliği sunuyor. Sezon boyunca prodüksiyon tasarımcısı Kasra Farahani ve görüntü yönetmeni Autumn Durald de dizinin kilit mekanlarını, başlı başına dizinin bir karakteriymiş gibi etkileyici kılıyor.

Loki, TVA ve Mobius

arc 101 04703 aa4be94e 1 Loki: Geçmiş Ve Geleceğin Yükleri | 1. Sezon İncelemesi

İlk bölümlerde bolca vakit geçirdiğimiz TVA’nın gizemli havası hoş bir arka plan oluşturuyor. Kasra Farahani’nin “Mad Men & Blade Runner’ın dünyalarının birleşimi” olarak betimlediği TVA seti, kuruluşun banal fakat tuhaf yapısını hissettiriyor. TVA, Loki’yi ilk yakaladığı anlarda karakterin hayatı boyunca söylediklerini içeren bir belgeyi imzalamasını isterken bir başka odada ise organik bir canlı değilse kendisini içten dışa eriteceği bildirilen bir tarama cihazıyla karşılaşıyoruz. Yaklaşık 20 filmdir Marvel evreninin büyük tehditleri olan sonsuzluk taşlarını “kağıt ağırlığı” olarak kullanan TVA, Loki’nin kendisini içinde bulduğu gücün büyüklüğünü sorgulatırken “MCU’da hala yerinde ve zekice şakalar yapılabilirmiş.” dedirtiyor.

Çizgi romanlardaki karşılığı Marvel editörü Mark Gruenwald’ın görünüşünden esinlenen Mobius, Owen Wilson’ın sempatik oyunculuğuyla dizinin göze çarpan noktalarından biri. Wilson ve Hiddleston’ın kimyaları o kadar iyi uyuşmuş ki bu ikiliyi MCU’nun geleceği dizinin dizginlerini ele almadan birkaç bölümde daha birlikte birkaç maceraya atılırken büyük bir zevkle izlerdim. Biri sıradan hal ve tavırlarıyla gündelik işini yapan, diğeri ise dramatik bir oyunculukla sürekli bir şeyler planlayan iki karakter hoş bir zıtlık yaratıyor.

Bütün bunların yanında eski kötü-yeni kahramanımızı, daha birkaç gün önce insanların özgür iradesini ellerinden almak isteyen bir kötü karakteri, aslında kainattaki tüm canlılar için karar veren bir organizasyona karşı gelirken izlemek ilginç bir dinamik yaratıyor. Bağnaz TVA ajanlarının kostümlerinin yarattığı faşist çağrışım, Sylvie daha küçük bir kızken kendisini almaya geldikleri an iyice göze çarpıyor.

Ayrıca ilk bölüm, ufak bir yanıltmayla da olsa TVA’nın kuruluş nedenini açıklıyor. Jonathan Hickman’ın yazdığı çizgi romanlarda “farklı evrenlerdeki dünyaların birbiriyle çarpışması” olan Incursion adında bir konsept yer alıyor. Bu konsepti anımsatan ve TVA’nın engellemeyi amaçladığı “çoklu-evrensel savaş” fikri ileride de tekrar -bu sefer TVA’nın bizzat kurucusu tarafından- anılıyor. Loki’nin TVA’ya karşı gelirse neyle cezalandırılacağını da ilk bölümde “prune”lanan genç bir varyant sayesinde çok vakit geçmeden öğreniyoruz. Böylece dizi sınırlarını tam olarak bilmesek de nasıl bir güç sahibi organizasyonla karşı karşıya olduğumuzu seyirciye aktarıyor.

2012’den Günümüze

rox4100 102 comp v005 f9aa8f49 Loki: Geçmiş Ve Geleceğin Yükleri | 1. Sezon İncelemesi

Dizinin ilk bölümü karakterimizin MCU’daki yeni statüsünü tanımlayarak bitiyor. Bu uğurda karakterin kendisine uygun görülen zaman çizgisinin dışarısına çıktığı için yaşayamadığı anları öğrenmesi ise ilk iki bölüm boyunca gerçekleşiyor. Avengers, gelecekten gelip 2012’de yaşanan olayların seyrini değiştirmese başından geçecekleri TVA’nın projeksiyonları ile izliyor Loki. Yaşamadığın ancak yaşaman gereken anların gözlerinin önüne serilmesi elbette dramatik bir olay fakat Loki gibi bir karakter söz konusu olduğunda bu anlar sanki hızlı bir karakter gelişimi kursu gibi duruyor.

İlk bölümde gördüklerine duygusal tepkiler verirken 2. bölümde Asgard’ın yok oluşuna verdiği tepki ise hızlıca geçiştiriliyor. Bu anların belki de anlatılan hikayeye en yararlı kısmı, Loki’nin artık kartlarını daha açık bir şekilde oynayacak hale gelmesi. Nasıl öleceğinizi öğrenmiş olsanız neyin riskte olduğunu bilerek siz de daha cesur kararlar alırdınız sonuçta.

Dizi, hangi anları dizide göstermek istediği konusunda kararsız bir dizi gibi. 2. bölümün doruk noktasında yönetmen Herron, Sylvie ile ilk düzgün tanışmamızı karakterin dizi boyunca bol bol kullanacağı “enchantment” gücünün etkileyici bir gösterisi olarak sunuyor. 3. bölümde bu gücünü nasıl kullandığını zihnine girdiği bir TVA ajanı bakış açısıyla gösteriyor. TVA ajanlarından B-15’in aslında kendinin -ve tüm TVA ajanlarının- varyantlar olduğunu keşfettiği anda ise Sylvie bu gücü kullansa da dizi, B-15’in önceki hayatından herhangi bir anısını gösterme terchinde bulunmuyor.

TVA’da büyük şok etkisi yaratan “zaman çizgisinin bombalanması” ise arka planda halledilen bir olay olarak bir daha bahsi açılmıyor. Dizinin yapmak zorunda olduğu teşhir sahneleri genelde iki taraflı gerçekleşiyor. Mesela “prune”lanan varyantlara ne olduğunu hem diğer Loki’ler hem Yargıç Renslayer tekrar izah ediyor. Bu da zaten bir nevi izleyici için ders gibi olan sahneleri iyice sıkıcı bir hale getiriyor.

Loki’nin “Kendini” Buluşu

arc 103 16632 r a572b327 Loki: Geçmiş Ve Geleceğin Yükleri | 1. Sezon İncelemesi

Loki ve Sylvie’nin 3. bölümdeki Lamentis macerası, olan biten tüm bu kozmik olayların yanında küçük ama gerekli bir yan hikaye gibi. Karakterlerimiz biseksüel onur bayrağını andıran renk paletine sahip bir gezegende birbirlerini tanıma fırsatı buluyorlar ve ikisinin de cinsel yönelimleri aralarındaki küçük bir sohbette ortaya çıkıyor. Dizinin yönetmeni Herron, bu anı “küçük ama gerekli” bir adım olarak tanımlıyor. Öyle olduğu da şüphesiz fakat temsil konusunda bu kadar geriden gelen bir franchise için böyle kişisel bir hikaye karakterin cinsel kimliğinin daha da keşfi için bir fırsat olabilecekken dizi hiç o yöne gitmiyor.

Loki gibi mazoşist bir karakterin günün sonunda kendisinin bir varyasyonu ile romantik bir ilişki yaşaması, mantıklı olduğu kadar bence kahramanımızın karakter gelişimini birkaç adım geriye götürüyor. Loki, Sylvie’ye değil de başka bir karaktere romantik hisler beslese aslında karakterin artık kendini sürekli ön planda tutmadığını çok net bir biçimde anlatabilecekken onun yerine malum noktaya sürüklüyor. Belki de bu tarz bir ilişkiyi geleceği kesinleşen ikinci sezonda göreceğiz.

Kaderini ve değişip değişemeyeceğini sorgulayan Loki, zamanın sonunda Void olarak anılan yerde kendisinin farklı versiyonlarıyla tanışıyor. Bu varyantlar da aslında Loki’nin hayatının nasıl farklı yönlerde gidebileceğini anlatma amacıyla bulunsa da aralarında geçen diyaloglar, dizideki en zekice olanlar değil. Richard E. Grant’ın canlandırdığı ve tıpkı çizgi romanlardan fırlamış gibi gözüken Classic Loki, belki de bizim tanıdığımız Loki’ye en yakın olanı.

Classic Loki, Infinity War’daki kaderinden yarattığı bir projeksiyon ile kaçınmış. Varyantlarımız bunu korkakça bir hareket gibi gördüğü ima edilse de bölümün ilerleyen dakikalarında yaşanan çatışmadan rahatlıkla kurtulmalarını da aslında bu numara sağlıyor. Classic Loki’nin Mobius’un tüm hayatını adadığı görevine ve organizasyonuna karşı geleceğini dile getirmesini verdiği tepki de Loki’lerin değişime nasıl yaklaştığını kör göze parmak anlatan bir an.

Yansımalar

Loki

Dizinin ana sorgulamalarından biri “Loki’nin kendisine biçilmiş bir rol var mı ya da olmalı mı?” iken karakterimiz de kendini bir “sürekli kaybediş” döngüsünde buluyor. Dizinin bir noktasında Loki, Sif ile yaşadığı bir anı tekrar ve tekrar yaşadığı bir anıya hapsediliyor. Sif, Loki’ye yalnız olduğunu ve sonsuza kadar da öyle olacağını söylüyor. Açıkça ortada ki dizinin Loki’yi ele aldığı noktalardan biri de bu, yalnız olmaya mahkum olup olmadığı. Karakterimiz yaptığı kötülüklerle bir kez daha yüzleşip kabulleniyor.

QDaha sonrasında da Mobius ile yaptığı bir konuşmada kendisini sürekli bir döngünün içinde bulduğunu dile getiriyor. Dizi, bu döngü temasını sadece bu anda veya diyalogda değil ilk bölümden itibaren MCU’daki belli başlı -ve çoğu Loki’yi içeren- anların yansımaları ile izleyiciye geçiriyor. Dizinin ilk anlarında Loki’yi çölde kumların arasında, ilk MCU filmi Iron Man’deki Tony’yi anımsatan bir şekilde görüyoruz. Dizi, belki de karakterin MCU’nun geleceğinde kilit bir role sahip olacağının sinyallerini daha bu noktadan veriyor.

Aslında dizinin olaylarını derhal takip ettiği ilk Avengers filmi, bu bahsettiğim sahne kompozisyonlarının en çok referans aldığı film. Loki ve Sylvie’nin TVA ajanlarınca yakalanıp hücrelerine götürüldüğü an, Loki’nin S.H.I.E.L.D. ajanlarınca refakat edildiği sahneyi; Loki’nin “prune”landığı sahne ise yine Avengers filminde karakterimizin Coulson’ı öldürdüğü sahneyi akıllara getiriyor. 4. bölümün sonunda kendini Void’deki diğer Loki’lerin arasında bulduğu sahne ise Avengers’ın Loki’yi yakaladığı sahneyi anımsatıyor. Bu “yansıma” sahnelerin bence en dramatik olanı ise Classic Loki’nin Alioth’ın ilgisini çekmek için yarattığı sahte Asgard’ı yok edişinin Ragnarok’ta Asgard’ın yok oluşuna benzerliğinden doğuyor.

Loki’nin Final Anları

cit1020 106 comp v005 afa9d2b6 Loki: Geçmiş Ve Geleceğin Yükleri | 1. Sezon İncelemesi

Son bölümde dizi o noktaya kadar getirdiği karakterlerin hikayelerini tamamlama konusunda tökezliyor. Sylvie’nin yıllar süren TVA’yı alaşağı etme planın son noktasına geliyoruz. Loki ve Sylvie, kendilerini Miss Minutes’un “He Who Remains” ismiyle andığı bir karakterle karşı karşıya buluyor. Jonathan Majors’un canlandırdığı bu karakter TVA neden yaratıldı gibi sorulara cevap veriyor ve kendi geçmişini anlatıyor. Bu noktada dizi karakterlerimize iki seçenek sunuyor: Majors’un karakterini öldürüp “çoklu-evrensel savaşa neden olmak” ya da kendisini koltuğundan ederek TVA’in başına geçmek. TVA’in Sylvie’nin çocukluğunu elinden aldığını biliyoruz. Bu nedenle Sylvie’nin TVA’nın sonunu getirmeyi kendi yüce bir amacı olarak görmesi makul bir gaye.

Loki’ye dönüp baktığımızda ise dizinin karakter gelişimi açısından yetersiz kaldığı an gözler önüne seriliyor. Loki güvenmesi güç bir karakter olsa da dizi, kendisinin “He Who Remains” karakterinin söylediklerine inandığına, TVA’nın “kötü ama gerekli” bir güç olduğunu kabullendiğine ikna olmamızı istiyor. Fakat Loki dizi boyunca ne kadar fedakar bir karakter haline doğru ilerlese de bu vardığı nokta karakterin dizideki gelişimi için biraz ani ve altı doldurulamamış bir an gibi hissettiriyor.

Majors’un uzun uzun anlattığı arka plan hikayesini düşününce Majors’ın karakterine izleyici olarak ben bile ikna olmamışken, hala bir şeyler planlıyor hissinden kurtulamamışken Sylvie ve Loki gibi “Kurnazlık Tanrısı” karakterlerin aniden aksiyon alması da bir başka tuhaf nokta. Ayrıca Majors’un karakterinin hikayesi Loki’lerin kişisel deneyimlerinden o kadar uzak ki, karakterlerin duygusal bir tepki verebileceği bir final olmuyor.

6. bölümde izlediğimiz bir diğer cephe ise Ravonna Renslayer ile Mobius’un yüzleşmesi oluyor. Mobius, Loki ile yaşadıklarının ardından değişmiş bir karakterken Ravonna ise hayatını adadığı TVA’nın kendinden büyük bir amaca hizmet ettiğine dogmatik bir şekilde inanmak istiyor. İkili arasındaki kısa bir çatışmanın ardından Ravonna, Mobius ile aynı noktaya gelmiş gibi görünerek “özgür iradeyi aramaya” yola koyuluyor. Ancak bu noktada Ravonna’nın fikirlerini değiştiren şeyin ne olduğu ise belirsiz kalıyor.

Müzikler

lmt2640 103 comp v031 20210609 r709 eb032f80 Loki: Geçmiş Ve Geleceğin Yükleri | 1. Sezon İncelemesi

Loki, MCU yapımları arasında müzikal anlamda en beğendiğim işlerden biri oldu. Natalie Holt’un nordik enstrümanları bu tarz dizi ve filmlerde alışık olduğumuz orkestra ve synthler ile güzel bir potada eritiyor. Dizi, bazı noktalarda müziklere çok fazla bel bağlıyor. Dizi, ilerlerken yer yer izleyiciyi duygusal anlamda tam olarak istediği noktaya getirmediğinin farkında. İşte böyle anlarda, hissetmenizi istediği duyguyu sadece müziklerle anlatmaya kalkışıyor.

Yargıç Renslayer’ın ofisinde çalan Camille Saint-Saëns’in bestelediği The Swan parçası, dizinin yapım sürecindeki hoş bir tesadüften geliyor. Clara Rockmore’un theremin ile çaldığı The Swan yorumu, hem dizinin bestecisini hem yönetmenini birbirlerinden bağımsız olarak etkilemiş. (Hatta Herron, dizinin yönetmenliği için başvurduğu sunumun bir kısmında bu parçayı kullanmış.) Herron ve Holt’un theremine olan ortak ilgisi hem The Swan parçasının kendisi dizide yer almış hem de enstrümanı dizi için yapılmış birkaç parçada daha duymamızı sağlamış. Benim açımdan dizinin müzikal anlamda en akılda kalıcı olduğu an da Lamentis’teki son anlarında Loki ve Sylvie’yi izlediğimiz sahnede çalan, yok oluşunun eşiğindeki gezegen için bir ağıt hissi veren parça oldu.

Loki 1. Sezonu İçin Son Yorumlar

Loki, MCU’ya oldukça ilginç konseptler dahil ederek bunları başarıyla işliyor. Tom Hiddleston ile ona eşlik eden Sophia Di Martino & Owen Wilson izlemesi keyifli dakikalar sunuyor. Dizi, kısa süresine rağmen yer yer duraksa da izlediğinize pişman ettirmeyen ilk 5 bölümüyle vadettiklerine sezon finalinde anlamlı bir nokta koymuyor. 6. bölüm, Loki’nin -ya da daha doğrusu Loki’lerin- hikayesinin sezon finali olmak yerine MCU’nun geleceği için bir fragman olmayı kendine görev biçiyor.

Geçtiğimiz günlerde izleyiciyle buluşan bir diğer Marvel yapımı olan Black Widow filminin incelemesine ise buradan ulaşabilirsiniz.

MCU’ya ne kadar hakim olduğunuzu ise buradan ölçebilirsiniz.

Loki 1. Sezon

Puan - 7

7

Loki, kendi ayakları üzerinde durduğunda Marvel Cinematic Universe'ün en eğlenceli saatlerini yaşatıyor.

Yiğit

Yazar/editör.

Düşüncelerini bizimle paylaş! ✍️

Başa dön tuşu