Oyun

Assassin’s Creed Valhalla Öncesi Bilmeniz Gerekenler

Assasin’s Creed serisi yeni oyunu Vallhalla ile 10 Kasım’da dönüş yapmaya hazırlanıyor. Tabii ki Assassin’s Creed Valhalla serinin 12. ana oyunu olduğundan, oyunun öncesinde biraz hikaye yatıyor. Seriye yabancı olanlar için önceki 11 oyunu oynama fikri korkutucu olabilir. O yüzden böyle bir yazı hazırlamaya karar verdim. Aslında Assassin’s Creed Valhalla kronolojik olarak serinin 3. oyunu olduğundan gözünüzü korkutacak kadar uzun bir yazı olmayacak. Yazıda Assassin’s Creed evreninin çok temelini anlattığım için, oyunlardan birkaç yer dışında fazla spoiler bulunmuyor.

Assassin’s Creed Valhalla öncesi hangi oyunlar oynanmalı derseniz: Origins ve Odyssey büyük oranda yeterli olacaktır.

Animus

Assassin’s Creed evrenindeki en önemli nesnelerden biri olan Animus ile başlamak istiyorum. Animus, Abstergo şirketi tarafından üretilen bir sanal gerçeklik makinesidir. Şekliyle başlamak istiyorum: ilk hali yatak şeklinde olan makine, zamanla görseldeki koltuğa dönüştü. En sonunda da taşınabilir hale gelip VR gözlüğü boyutuna kadar küçüldü. Animus’un temel işlevine gelirsek; kullanıcılarına, atalarının anılarını yaşatabilmesidir. Animus’a bağlandığınızda DNA’nız sayesinde 1000 yıl önceki atalarınızın anılarını yaşayabiliyorsunuz. İlk oyunlarda gözüken Altair ve Ezio’nun anıları da kendi soylarından gelen Desmond Miles adında bir suikastçı üzerinden yaşanmaktadır.

Assassin's Creed Animus
Animus Sandalyesi

2017 yılına gelindiğinde Layla Hassan adında bir Abstergo çalışanı, Animus’u başkalarının anılarını kullanabilecek şekilde programladı. Yine bir DNA gerekiyordu ama günümüzde olan bir toruna ihtiyaç yoktu. Herhangi birinin mezarındaki kalıntıdan veya kullandığı silahtan onun hafızalarını yaşayabilme imkanını yarattı. Bunu ilk olarak AC Origins oyununda Bayek ve Aya’nın mezarlarından aldığı örneklerle yaptı. Daha sonra AC Odyssey’de Leonidas’ın Mızrağı’nın bir parçası üzerinden, Kassandra ve Alexios’un anılarına ulaşabildi. Valhalla’da da benzer bir şekilde Eivor’un anılarına ulaşabilecek.

Eivor’un anılarına gelirsek ona özel bir durumdan bahsetmek istiyorum. Eivor’un DNA kalıntılarında, cinsiyeti belirleyen parçalar net olmadığı için oyunda Eivor için net bir cinsiyet atanmadı. Bu durumda 3 seçenek var: oyuncu erkek veya kadın Eivor arasında seçim yapabileceği gibi kararı Animus’a da bırakabilecek. Animus bazı anılarda Eivor’un cinsiyetini erkek bazı anılarda da kadın olarak otomatik seçecek. Kararsız olanlar için güzel bir seçenek. Zaten Animus üzerinden cinsiyet değiştirmenin de kolay olduğu söylenmişti.

Oyun içinde oyun

Assassin’s Creed serisinin modern zaman sahnelerinde hiçbir kullanıcı arayüzü bulunmamaktadır çünkü gerçek hayatta etrafımıza baktığımızda bir arayüz görmüyoruz. Oyun sırasındaki arayüzlerin tamamı Animus üzerinden yaratılmaktadır, Animus’tan çıkınca da tüm arayüz kayboluyor. Assassin’s Creed oyunları için oyunun içinde oyun oynuyoruz desek yanlış olmaz. Ana karakterimiz günümüzde yaşayan biri oluyor ve onun üzerinden Animus ile simüle edilen bu hikayeleri oynuyoruz. Animus ara katman olarak kabul edildiği için oyundaki kozmetikler ve bazı görseller de bu şekilde açıklanabiliyor. Örneğin oyunda atınızın şeklini değiştirip görsel olarak yanan at veya unicorn koymanız tamamen Animus’un sağladığı bir imkan, bu gerçekte o şekilde olduğu anlamına gelmiyor.

20200531152349 Assassin's Creed Valhalla Öncesi Bilmeniz Gerekenler
Yanan atı ve yanan kılıcıyla Bayek of Siwa

Animus, tüm güzelliklerinin yanında bir de yan etki barındırıyor, bu yan etkinin adı da Bleeding Effect yani Kanama Etkisi. Animus’ta uzun süre zaman geçiren bir kullanıcı, anısını yaşadığı kişiden fiziksel olarak etkileniyor. Bu etkinin iyi yanı olarak bir ömür sürebilecek fiziksel eğitimi birkaç ay içinde tamamlama imkanı oluyor. Desmond Miles, Ezio’nun anılarını yaşarken onun becerilerine de sahip olmaya başlamıştı. Bu etkinin kötü yanına gelirsek Desmond, Ezio’nun gördüklerini halüsinasyon olarak görmeye başlamıştı. Bu durumun devamı ciddi akıl hastalıklarına yol açabiliyor. Layla da aynı durumu Odyssey’de yaşamaya başladı ve Valhalla’da bunun zirveye çıkmasını bekliyorum.

Konuyu kapatmadan önce Animus hakkında birkaç yorum yapmak istiyorum. Animus gerçek olsaydı insanlığın en büyük başarısı ya da başarılarından biri olabilirdi. Ayrıca zaman yolculuğuna en yakın teknoloji olabilirdi, hatta daha da iyisi. Zaman makinesi ile Leonardo Da Vinci’nin yanına gittiğinizi düşünün. Orada yaptığınız en ufak bir hata sanat tarihinin kalanını kötü yönde etkileyebilir. Animus ile Da Vinci’yi ziyaret ettiğinizde ise hem gerçek anıları yaşayacaksınız hem de tarihe hiçbir etkisi olmayacak. Animus keyfi gezilerin dışında eğitim ve tarihi araştırmalar için de mükemmel bir araç olabilirdi. Tarihi bir savaşı yerinde görebilir, ünlü filozoflar ile tartışabilirsiniz. Animus övmem için Abstergo bana herhangi bir ücret ödemedi. Tamamen ücretsiz övüyorum.

Assassin's Creed Da Vinci
Ezio, ne kadar şanslı olduğunun farkında değilsin..

İlk Medeniyet ve insanlığın doğuşu


Assassin’s Creed evrenini tam anlamak için önce insanlığın başına bakmamız gerekiyor. Günümüzden yaklaşık 80.000 yıl önce Dünya’da Isu adında bir ırk vardı. Isu ırkı için “First Civilization” yani İlk Medeniyet de denmektedir. Isu ırkı, insanlara kıyasla fiziksel ve zihinsel olarak daha gelişmiş bir ırk. Isu ırkı MÖ 75.300 yılı civarından insan ırkını yarattı. İnsan ırkı yaratılırken de beyinlerine bir alıcı yerleştirildi ve bu alıcılarla zihin kontrolünün yolu açılmış oldu. Isu, insanları yaratırken “Pieces of Eden” yani “Cennetin Parçaları” adındaki özel eşyaları da beraberinde yarattı. Cennetin Parçalarının başında insanlara karşı zihin kontrolü sağlayan “Apple of Eden” yani “Cennetin Elması” geliyor. Cennetin Elmasını tutan birisi, insanların zihnindeki alıcılara istediği mesajı gönderiyor ve onları kölesi haline getirebiliyor.

Daha sonra Isu ırkından birilerinin -muhtemelen Zeus’un- insanlarla çiftleşmesi sonucunda ilk hibritler doğuyor. Hibritler diğer insanların aksine Cennetin Elmasının yaptığı zihin kontrolüne dirençliler. Ayrıca diğer insanlara göre daha hızlı ve güçlüler. Yıllar geçtikçe hibritlerin soyundan gelenler de insanlarla çiftleştiği için hibritlerin sayısı artıyor. Tabii bu sonradan gelen hibritlerdeki Isu geni oranı daha düşük olduğu için fiziksel güçleri insana daha yakın ve zihin kontrolüne karşı dirençsizler. AC serisindeki ana karakterlerin çoğu, normal insandan daha fazla Isu genlerine sahip bu yüzden daha güçlüler ve beyin kontrolüne karşı dirençliler.

MÖ 75.010 yılı civarında 2 tane hibrit isyan çıkartıyor. İnsanların bu dönemde, Garden of Eden yani Cennet Bahçesi adındaki bir şehirde yaşadığını da belirtelim. Cennetin Elmasını çalıp Cennet Bahçesi’nden kaçmaya çalışan bu hibritler aynı zamanda insanlık tarihini başlatan kişiler. Evet bunlar Adam ve Eve yani Adem ve Havva.

Yıllar sonra Adem ve Havva’nın 2 çocuğu oluyor. Bunların adı Cain ve Abel yani Kabil ile Habil. Bir gün Kabil, kardeşini Cennetin Elması’nı almak için öldürüyor, daha sonra da Children of Cain adlı grubu kuruyor. Bu grup ileride kurulacak “Tapınakçılar”ın ilk adımıdır. Adem ve Havva özgür irade için savaşan ilk insanlar olduğu için ilk Suikastçılar olarak kabul edilmektedir.

Assassins Creed II2020 4 22 17 20 40 Assassin's Creed Valhalla Öncesi Bilmeniz Gerekenler
Ezio ve Desmond, Isu – İnsan savaşını dinliyor.

Isu – İnsan Savaşı

Isu ve İnsan hikayesine geri dönersek, Adem ve Havva’nın kaçma denemesi, insanlar arasında bir ayaklanma başlatır. Arkasından da 10 yıl sürecek İnsan – Isu Savaşı başlar. Bu savaş Dünya’yı yok edebilecek bir doğal kıyametin kapıya dayanmasıyla biter. İlk kıyamet olarak bilinen bu kıyamet sırasında, Dünya’nın manyetik dengesi bozuldu ve Güneş’ten gelen ölümcül radyasyon gezegeni bir süre yaşanamaz hale getirdi. Bu kıyamet 2 ırktan çok fazla canlıyı öldürmüştür, özellikle Isu ırkının sayıları çok büyük oranda azalmıştır. Kıyametin sonrasında sayıları azaldığı için ve tek başlarına hayatta kalamayacakları için 2 ırk beraber yaşamayı öğrenmeye başlar. Isu ırkının kalanları üstün yetenekleri sayesinde insanlar tarafından tanrı gözüyle bakılır. Bunlara örnek olarak Zeus, Poseidon, Hades, Athena, Artemis ve neredeyse tüm mitolojik tanrılar dahil edilebilir.

Maya takvimine göre Dünya’nın sonunun geleceği gün olan 21 Aralık 2012 tarihine atlayalım. Gerçek hayatın aksine bu tarihte AC evreninin sonu gelecekti. 77.000 yıl önce Dünya’yı neredeyse yok edecek olan kıyamet geri gelmişti ama bu sefer insanlığın elinde büyük bir silah vardı. Desmond Miles ve yanındaki suikastçılar bu silahı keşfettiler ve büyük bir fedakarlıkla beraber, kıyameti son anda durdurdular. Kıyametin son anda durdurulması nedeniyle Dünya’nın manyetik alanında değişiklikler meydana geldi.

Cennetin Parçaları ise elma ile sınırlı değildir. Isu ırkı birçok asa ve silah da üretmiştir. Bunlara örnek olarak Kral Arthur’un kullandığı “Excalibur”u verebiliriz. AC evreninde bu kılıç “Sword of Eden” yani Cennetin Kılıcı diye geçiyor. Kılıç daha önce Unity’de yer aldı ve Valhalla’da da yer alacağı söylendi. AC evreninde Dünya tarihine adını yazdırmış çoğu insanın “Cennetin Parçaları”yla etkileşimi olmuştur. Bazıları Tesla gibi elmayı bilim için kullanmıştır, bazıları Fatih gibi fetih için kullanmıştır; bazıları Hitler ve Ford gibi Tapınakçıların piyonu olarak savaş çıkartmıştır. “Shroud of Eden” yani Cennetin Örtüsü adında insanları iyileştiren bir parça da İsa tarafından kullanılmıştır. Tabii bunu öğrenen Tapınakçılar bunu pek hoş karşılamadı ve devamında olanları tahmin edebilirsiniz.

Assassin's Creed Artemis
Assassin’s Creed Odyssey’deki onlarca Isu heykellerinden birisi

Templar Order

Buraya kadar sürekli Templar Order yani Tapınakçılar adı geçti, şimdi de bu Templar örgütü kimdir neyi amaçlar kısmına geçelim. MÖ 1334 yılında Smenkhkare adında bir firavun tarafından Order of the Ancients (Kadimler Tarikatı) isminde bir örgüt kuruldu. Mısırda kurulan örgüt önce İran’a sonra Roma’ya daha sonra da tüm Dünya’ya yayıldı. Örgütün kurulma amacı Isu ırkından kalan “Cennetin Parçaları”nı toplamaktı. Bu parçaları toplayarak güçlerini arttırmak isteyen örgüt zamanla bunları toplayıp topraklarını ve güçlerini arttırmaya başladı. Örgüt güçlendikçe insanlar üzerindeki hakimiyetleri arttı ve insanların özgürlüğünü ellerinden almaya başladı. Bu etkiye tepki olarak da ilk suikastçılar doğdu ve güç sahibi insanları güçlerinden etmeye başladılar. Dünya’nın farklı yerlerindeki birbirlerinden bağımsız bu suikastçılar, örgüte büyük zararlar verdi.

Kadimler örgütünün çalışma şekline gelirsek Suikastçıların aksine ellerini kirletmeden çalışmayı tercih ediyorlar. Kendilerini ön plana çıkartmadan güç sahibi kişileri perde arkasından yönetmeyi tercih ediyorlar. Pers Kralı Xerxes, Kleopatra, Sezar, Kral Arthur, Hitler, Stalin ve Roosevelt bunlardan sadece birkaç tanesi. Valhalla‘da göreceğimiz krallar da muhtemelen bunlar gibi örgütün kuklaları olacaktır. 12. Yüzyıla kadar gizli şekilde hareket eden Kadimler Örgütü, daha önce de birlik oldukları kiliseyi de yanlarına kattı. Sonrasında Order of the Knights Templar adını aldı ve kendilerini saklamayı bıraktı. Knights Templar yani Tapınak Şövalyeleri şeklinde de anılan örgütün en yaygın adı Templar Order oldu.

Templar örgütü günümüze yaklaştıkça kendini insanlığın koruyucusu olarak görmeye başladı. Kazandıkları güçleri insanların iyiliği için kullandıklarını savunup yaptıklarını mübah kılmaya başladılar. Bunun en temel yöntemi de insanların özgür iradesini ellerinden almaktı. O yüzden “Cennetin Elmaları”nı ele geçirmek örgütün en büyük hedeflerinden biri haline geldi. Templar örgütü içinde Haytham Kenway ve François de la Serre gibi gerçekten insanlığın iyiliği için çalışan insanlar da oldu elbette ama bunların sayısı bir elin parmağını geçmez. Bu isimler Valhalla’dan yüzyıllar sonra geçeceği için muhtemelen Valhalla’daki düşmanlar sadece güç peşindeki Kadimler Tarikatı üyeleri olacaktır. Abstergo şirketinin de Templar örgütünün günümüzdeki hali olduğunu söyleyerek bu kısmı bitiriyorum.

Assassin Brotherhood

Kadimler Tarikatına karşı ilk suikastlar MÖ 465 yılına dayansa da ilk birlik MÖ 47 yılında Hidden Ones (Gizli Olanlar) adında kuruldu. Gizli Olanların’ın kurulma nedeni olarak Kadimler Tarikatı’nın, Sezar ve Kleopatra’yı etkisi altına almaları gösterilebilir. Aya ve Bayek, Mısır’ın iyiliği için Sezar ve Kleopatra ile beraber çalışıyordu. Kadimler Tarikatı’nın etkisi altındaki Sezar ve Kleopatra’nın ihaneti üzerine Aya ve Bayek, Gizli Olanları‘ı kurdu. Kendilerinden önceki suikastçılar gibi onlar da güç sahibi bu insanlara suikast düzenledi. Sonrasında kendilerinden öncekilerin aksine bu yaklaşımlarına bazı kurallar koyup, amaçlarını ölümsüz hale getirdiler. Bayek, Mısır’daki büroları yönetirken karısı Aya da ömrünü Gizli Olanlar’ı Roma’ya yaymakla harcadı. Bayek ve Aya’nın fedakarlıkları sonucunda Gizli Olanlar kalıcı oldu. Bayek, Mısır’da kalsa da Aya, Roma’da ömrünü harcadığı için Valhalla’da adının geçmesini bekliyorum. Aya, Gizli Olanlar’ı kurunca adını Amunet olarak değiştirmiştir.

1090 yılında Hasan Sabbah tarafından Gizli Olanlar, isim değiştirip Assassin Brotherhood yani Suikastçı Kardeşliği adını alarak isimlerini duyurmaya başladılar. 100 yıl kadar sonra da Altair, “Cennetin Elması”nı bilgi için kullanıp kardeşliği modernleştirme yoluna gitti. Altair’in yaptığı değişiklikler sonucu güçlenen kardeşlik günümüze kadar ulaşmıştır. Günümüzde Desmond Miles’ın babası William Miles kardeşliğe önderlik etmektedir. Modern dönemdeki karakterimiz olan Layla Hassan da kardeşliğin bir üyesidir. Kullanıcısına ölümsüzlük veren Staff of Hermes Trismegistus yani Hermes’in Asası da Layla ile birlikte Suikastçıların saflarını güçlendirmiştir. Bu asayı korumak artık Layla’nın en büyük görevi olduğu için asayı Valhalla’da da görmeyi bekliyorum. Asa kullanıcısına ölümsüzlük verirken diğer Cennetin Parçaları gibi insan zihnine karşı ciddi etkileri de bulunuyor.

Assassin's Creed Caesar
Özgürlüğün ve özgür iradenin koruyucuları

Assassin’s Creed evreni

Yazıda gördüğünüz gibi Assassin’s Creed evreni temelinde fantastik bir evren. LoTR veya Star Wars gibi tamamen bağımsız düzeyde değil, daha çok bilim kurgu düzeyinde fantastik bir evren. Daha üstün bir ırk, bu ırkın yarattığı zihin kontrolüne izin veren nesneler, yaraları iyileştiren örtüler gibi nesneler serinin ilk oyunundan beri mevcut. Serinin bir ayağı fantastik ögeler barındırırken öbür ayağı da gerçekçilik üzerine kurulu. Gerçekte yaşanan olayları çok az değiştirerek oyunun evrenine uyguluyor, bunu da olaya 3 öge ekleyerek yapıyor. Bunlar ya Tapınakçı ya Suikastçı ya da Cennetin Parçaları oluyor. Örneğin Sezar’ın ölümüne bakarsak, Kadimler Tarikatıyla beraber olduğu için Gizli Olanlar tarafından öldürülüyor. Kral Leonidas da Kadimler Tarikatı tarafından desteklenen Pers devletiyle savaşarak ölüyor. İnsanlık tarihinin en başındaki Adem ve Havva bile serinin bu farklı yorumuna dahil olmuştu. Tarihteki savaşlar, devrimler, isyanlar ve tarihi yön veren kişiler AC evreninde tekrar yorumlanarak, evrenin daha gerçek kılıyorlar.

Assassin's Creed Leonidas
Kral Leonidas ve 300 Spartalı

Modern zamanlarda olan gelişmeler fazla değiştirilmeden aktarılırken mitolojik tarafa girince işler biraz vites yükseltiyor. Yazının önceki kısımlarında da değinmiştim, tüm Yunan mitolojisi Isu üzerinden tekrar yorumlanıyor. İnsanlardan üstün olmaları genetikleriyle anlatılıp onların aslında tanrı olmadıkları vurgulanıyor. Poseidon bu evrende denizlerin tanrısı değil ama bir Isu şehri olan Atlantis’in yöneticisidir. Tüm mitolojik figürlerden bahsetmek yazıyı gereksiz uzatır o yüzden bir Medusa örneği verip bırakıyorum. Medusa da Isu tarafından yaratılan farklı türde bir hibrittir ve Kassandra ile savaşında işler beklediği gibi gitmez.

AC Valhalla‘dan beklentilerim ile bitirmek istiyorum. Açıkçası Odin de bir Isu çıkmazsa büyük hayal kırıklığı yaşarım. Thor için de bu durumda sağlam bir hibrit olma şansı doğuyor. Cennetin Çekici adı altında Isu yapımı bir Mjolnir beklediğimi de söylemek isterim. Loki’nin de AC evreninde yer almasını hatta bir Sage olmasını bekliyorum. Ana karakterimiz Eivor da Odin ve Loki soyundan gelen biri olursa benim için tam olur.

Bir Yorum

Düşüncelerini bizimle paylaş! ✍️

Başa dön tuşu