Filmİnceleme

Dinlerin Korku Savaşı: The Wailing

Birbirinin kopyası olan filmlerin önümüze sunulduğu şu yıllarda hala hikaye anlatıcılığının önemli ölçüde iyi olduğu Güney Kore sinemasının cevherlerinden biri The Wailing. Son 20 yılı ele aldığımızda farklı türlerden güzel işler ortaya koymayı başaran Güney Kore sineması hem sektöre büyük katkı sağlıyor hem de biz izleyicileri mutlu ediyor. Yönetmenimiz Na Hong-jin ise Chaser ve The Yellow Sea filmleriyle kendini kanıtlamış birisi.

wailing1 Dinlerin Korku Savaşı: The Wailing
The Wailing

The Wailing filminin konusuna biraz değinecek olursak, Goksung adlı küçük Kore kasabasında gerçekleşen akıl almaz cinayetleri konu alıyor. Uzun zamandır komşuları olan insanların bir gecede çıldırıp ailesini katlettiğini gören kasabalıların hayatlarına tanık oluyoruz. Çoğu polisiye gibi “Katil kim?” sorusuna takılmayıp bu insanların başına neler geldiğini, neden böyle davrandıklarını anlatmaya çalışıyor The Wailing. Tabii ne kadar katili önemsemesek de olayların akması için bir suçluya ihtiyacımız var, kasabaya yeni yerleşen yaşlı bir Japon devreye giriyor bu noktada. Bazı tarihsel olaylar yüzünden birbirini pek sevmeyen Kore ve Japonya halkının dışa vurumunu görüyoruz burada. Cinayet olayları gerçekleşene kadar gölde balık tutup sakince ormanda yaşayan yaşlı adam birden herkesin dilindeki isim oluyor. Tabii polis olan ana karakterimiz Jong-goo, bu tür dedikodulara kulak asmayıp adli tıp raporunun söylediği gibi bu cinayetleri ormandaki yabani mantarlara bağlar. Cinayet mahallinde bekçilik yaparken beyazlar içindeki bir kadınla tanışması ve bir süre sonra kendi kızının da bu cinnet geçiren insanlarla aynı semptomları taşıması üzerine hikaye farklı bir boyuta taşınıyor.

kız Dinlerin Korku Savaşı: The Wailing
The Wailing

Kızının da giderek vahşileşmesi üzerine iyice dertlenen Jong-goo (polis olan ana karakterimiz) son çare olarak annesinin tavsiyesine uyarak bir şamana başvurur, şaman eve geldiğinde ruhun o zamana kadar başa çıktığı en güçlü ruh olduğunu belirtip güçlü bir ayin yapmayı teklif eder ancak bu ayinin kötü bir tarafı da vardır. Bir kez başlandığında bölünürse geri alınamayacak sonuçlar doğurabilir. Bu ayin kısmı sanatsal olarak insanları mest edecek kalitede, müzik ve ambiyansın kullanımı çok iyi. Yaklaşık yedişer dakikalık iki kısımdan oluşan bu sahneler bile filmi izlemeye değecek nitelikte. Hikayeye dönecek olursak şamanın yaptığı ayin sırasında Japon adamın da kendine özgü bir ayin yaptığını görüyoruz, fakat Jong-goo şamanın ayinini bölünce işler iyice çığırından çıkıyor. Azdırılmış ruh daha da güçleniyor ve o sırada Japon adam garip bir şekilde beyazlı kadın tarafından saldırıya uğruyor.

şaman Dinlerin Korku Savaşı: The Wailing
The Wailing

Şaman’ın ruhu azdırmasından sonra Jong-goo arkadaşlarının tavsiyesi olarak Peder’e dertlerini anlatırlar, ilginç bir şekilde Peder mantık yolunu izleyerek onlara hastaneye gitmelerini bu işin din yoluyla çözülemeyeceğini söyler. Bu noktada film bir din taşlamasına dönüyor, western filmlerdeki gibi üç silahşorün birbirlerini kesmeleri gibi dini karakterlerin çekişmelerini gösteriyor. Jong-goo artık kızı için bir şey yapamayacağını anladığı noktada arkadaşlarını toplayıp Japon adamı infaz etme kararı alıyor, daha önceden Şaman’ın uyarışlarına kulak asmayıp günah işlemeyi göze alıyor. Son perdede hikaye bu günah üzerinden ilerliyor, Hyo-jin’in (polisin kızı) gitgide kendini kaybetmesi ve Şaman’ın Jong-goo’u kurtarmak için eve gelmesi kısmında film insanı germek için elinden geleni ardına koymuyor. Şaman’ın kan kustuğu sahne özellikle artan müzik ile çok etkileyici. Tabii Şaman bunu yaşadıktan sonra kaçıp Jong-goo’u uyarıp kadına güvenmemesini söylüyor. Bu sırada kadın ile karşılaşan Jong-goo kadına neden bunları yaptığını sorunca günah işlediği için cevabını alıyor. Kadın üç horoz ötüşü boyunca evine gitmezse her şeyin iyi olacağını ama giderse bütün ailesinin öleceğini söylüyor. Bu noktada Hristiyanlığa yeniden dönüyoruz, İsa’nın Petrus’a “Bu gece horoz ötmeden beni üç kez inkar edeceksin” demesi gibi her horoz ötüşünde Jong-goo ailesi için gerçeği inkar etmeyi seçiyor fakat son horoz ötüşünde eve gidip o korkunç manzara ile karşılaşıyor.

Biraz Teori

Bu noktada size birkaç teori aktarmak istiyoruz çünkü filmin birçok okuması olduğunu düşünüyoruz. İnternetteki en yaygın teorilerden birisi Şaman ve Japon adamın kötü, beyazlı kızın ise iyi olduğu yönünde. İlk olarak size bu teoriden bahsedelim; bu teoriye göre Japon adam ilk adımda seçtiği kurbanların bir eşyasını alır ve sahibini lanetler. Lanetlenen kurban cildinde tuhaf kabarıkların çıktığı bir hastalığa yakalanır ve olağan halinden çok daha farklı davranışlar sergilemeye başlar. Bu aşamadan sonra devreye Şaman giriyor, hastalanan kişinin ailesi çaresiz kaldığı için Şaman’ı evlerine davet edip kurbana yardım etmesini istiyor. Şaman yaptığı ayin ile hem aileden para alıyor hem de kurbanın ruhunu kötü ruh ile daha sıkı bir şekilde bağlıyor, bundan sonra tamamıyla kötü ruhun kontrolü altına giren kurban cinayetlere başlıyor. Son aşamada ise kurbanın fotoğrafı çekilerek onun sonsuza kadar kötü ruh tarafından ele geçirilmesi sağlanıyor.

Bize göre bu yaygın teorinin yanlış olmasının sebepleri şöyle;
Ana karakterimiz Jong-goo’nun, beyazlı kadın ile olan ilk karşılaşmasında beyazlı kadının yeşil bir ceket giydiğini görüyoruz. Bu ceketi filmin ilerleyen dakikalarında ormanda kamyonetinde ölen bir kurbanın üzerinde görüyoruz. Aynı kurban daha sonralarda Japon adamı öldürmek için adamın evine giden grubumuza saldırıyor. Yine ana karakterimiz ve bir polis memurunun (Oh Sung-bok) bir gece polis karakolunun kapısında gördükleri çıplak kadının, hayalet tarafından gönderildiğini düşünüyoruz. Çıplak kadını gördükten sonra kabuslar görmeye başlayan Jong-goo, bu kabuslardan sürekli uyanarak kalkmayı başarıyor, bu sayede hayaletin kontrolünden kaçmayı başarıyor. Diğer polis memurunun ise filmin sonlarında evinde vücudundaki kabarcıklar ile kötü bir şekilde öldüğünü görüyoruz. Bu durum sayesinde ana karakterimiz Jong-goo’nun güçlü bir iradeye sahip olduğundan dolayı hayaletin kontrolünden kaçmayı başardığını, bunun sonucunda ise Jong-goo’nu ele geçiremeyen hayaletin onun yerine kızını ele geçirdiğini düşünüyoruz.

japon dayı Dinlerin Korku Savaşı: The Wailing
The Wailing

Polis karakolunda yaşanan olaydan sonra, Jong-goo ve polis memuru Oh Sung-bok Japon adamın şüpheli olduğunu düşünerek Japon’un ormandaki evine gidiyorlar. Bu eve vardıklarında büyü malzemeleri ve kurbanların fotoğraflarını buluyorlar. Dönüş yolunda fotoğrafları gören polis memuru Oh Sung-bok çok farklı bir ruh haline bürünüyor, hatta söylediklerinden korkan Jong-goo arkadaşından saçmalamayı kesmesini istiyor. Bize göre burada daha önce gördüğü hayaletin etkisinde olan Oh Sung-bok’un, yanlış yönlendirmeler ile Jong-goo’yu suçlunun Japon adam olduğuna ikna etme çabalarına tanık oluyoruz.

Filmde Şaman tarafından çekildiğini gördüğümüz fotoğraflar kötü bir emel için kullanılmıyor, ritüelde ölenlerin ruhunun kötü ruh tarafından ele geçirilmemesi için kullanılan bir eşya olarak kullanılıyor. Bunun en büyük kanıtı ise japon adamın, ormanda kamyonette ölü olan adamın fotoğrafını çekip ritüelde o fotoğrafı kullanması. Bu ritüelde amaçlanan şey ölen kişinin ruhu, kötü ruh tarafından ele geçirilmeden önce bedenden tamamıyla uzaklaştırma çabası. Japon adamın ritüeli yarıda kaldığı için ertesi gün kamyonetteki adam kötü ruh tarafından ele geçiriliyor.

pthuMQIXSRDdGGS8p6n6IG21ZRJ Dinlerin Korku Savaşı: The Wailing
The Wailing

Ana karakterimiz Jong-goo’nun kızı Hyo-jin’nin ruhla ilk teması karakoldaki babasına temiz kıyafet götürürken gerçekleşiyor. Karakoldan çıkarken tokası düşürüyor, baba kızının tokasını düşürdüğünü görüyor ve almak için hareket edip eğildiğinde, aklına geçen gece karakola gelen çıplak kadın geliyor. Burada tokayı yerden aldığını görmeden sahne bitiyor ve tokayı filmin sonunda hayaletin elinde görüyoruz.

Film boyunca edindiğimiz izlenimler sonucunda beyazlı kadın yalanlar ile kurbanları manipüle edip, kendi kontrolüne alıyor. Şaman ise doğrucu bir karakter olmasına rağmen, para dışında pek bir motivasyonu yok. Japon adam ise kimsenin kendisine inanmayacağını bildiği halde tek amacı doğru bildiğini yapmak.

Desktop Screenshot 2019.03.04 23.25.05.28 Dinlerin Korku Savaşı: The Wailing
The Wailing

The Wailing (Gok-seong) İncelemesi

Yönetmenlik - 9
Teknik Başarı - 8
Hikaye - 8
Giriş - 8
Gelişme - 9
Sonuç - 9
Anlatı - 8
Oyunculuk - 8
Orijinallik - 7
Düşündürebilme Yeteneği - 10
Müzik ve Ses Miksajı - 8

8.4

Harika

2 Yorum

    1. Film boyunca Japon adamın yabancı olduğu için gereksiz suçlanmasını görüyoruz, kendini ifade etme şansı tanınmadan şuçlu konumunda bulunuyor hep. Vaiz çocukta filmin sonunda onun kötülük kaynağı olduğunu düşünerek elinde orak ile karşısına çıkıyor. Japon’un oradaki tiradı çok önemli zaten

Düşüncelerini bizimle paylaş! ✍️

Başa dön tuşu