Someone Has To Die İncelemesi

Netflix’in La casa de las flores dizisinin yaratıcısı Manolo Caro’nun komedi dışındaki ilk işi olan 3 bölümlük mini dizi Someone Has To Die, 19 Ekim’de yine Netflix üzerinden izleyiciyle buluşacak. Netflix’in sağladığı ön gösterim sayesinde ilk iki bölümünü izleme şansı bulduğum dizi, izleyiciyi 1950’lerin İspanya’sıyla baş başa bırakıyor.

Konu

Someone Has To Die’ın konusunu kısaca özetlemek gerekirse; ana karakterimiz Gabino’nun, Meksika’da yaşayan ailesi tarafından memleketine çağrılması ve onun eve sürpriz bir arkadaşıyla birlikte gelmesiyle başlayan olaylar zincirini konu alıyor. Lazaro adındaki bu davetsiz misafir, habersiz gelişi ve balerin olmasıyla muhafazakar bir toplum yapısının ağır bastığı ev halkının çoğunluğu tarafından pek hoş karşılanmıyor. Lazaro’ya olumlu yaklaşan tek kişi Gabino’nun annesi oluyor. Gabino eve çağrılma sebebini ise Emniyet Müdürü Yardımcısı babasından öğreniyor. Babası, oğlunun İspanya’da bir işe girmesini ve beraber iş yaptığı bir ailenin kızı olan Cayetana ile evlenmesini istiyor. Fakat Gabino ve Meksikalı genç misafir hakkında çıkan çirkin söylentiler yüzünden olaylar sarpa sarmaya başlıyor.

Dizi sadece 3 bölümden oluştuğu için hikayenin detaylarına çok fazla girmek istemiyorum. Someone Has To Die, 1950’lerde geçtiği için o dönemin birçok olayına da yer veriyor. Fakat dizi bunlara detaylıca girmediğinden, arka planda yaşanan bazı konularda kafanız karışabilir. 

Karakterler ve Oyunculuk

Dizi, karakterlerini yazma konusunda pek iyi bir iş çıkaramıyor. Karakterler detaysız ve tekdüze yazılmış. Böyle olunca da karakterlerle bağ kurmanız pek kolay olamıyor. Bunun sebebi büyük ihtimalle dizinin 3 bölümden oluşması. Oyunculuklara gelecek olursam; Someone Has To Die dizisini ilk duyduğumda en çok ilgimi çeken yanı Elite dizisinden çok sevdiğim Ester Expósito’nun da dizide rol almasıydı. Cayetana’yı canlandıran Ester’in bu dizide çok iyi bir iş çıkardığını, izlemekten en çok zevk aldığım kişi olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.

Gabino’yu canlandıran Alejandro Speitzer’den pek öne çıkan bir oyunculuk göremesem de Meksika’dan gelen arkadaşı Lázaro’yu canlandıran Isaac Hernández’nin oyunculuğunu ise bir o kadar beğendim. Gabino’nun annesi ve babasını canlandıran Cecilia Suárez ve Ernesto Alterio’nun oyunculuklarını çok beğendiğimi de eklemek isterim.

İzlemeye değer mi?

Kendi adıma konuşmam gerekirse, diziyi izlerken sıkıldığım bir an olmadı ki sadece 3 bölümden oluşan çok kısa bir dizi.

İlk iki bölüm, olayların daha giriş kısmını ele aldığı için izlerken size biraz sıkıcı gelebilir ama ikinci bölüm çok heyecanlı bir noktada bitiyor. Bu yüzden beni bu diziye dair en çok üzen şey, ön izlemede sadece ilk iki bölümü izlememize izin verilmesi ve final bölümü izlemek için biraz daha beklemem gerekmesi oldu. Her şeyin son bölüme kalması yüzünden de dizi üstüne bunlardan daha fazla bir şey söyleyemiyorum. İzlenir mi konusunda ise zaten 3 bölümden oluşan ve toplam 2 saat gibi bir sürede biten bir iş olduğundan, drama ve dönem işlerini seviyorsanız bakmaktan bir zarar gelmez. İzlemezseniz de pek bir şey kaybedeceğinizi düşünmüyorum.

Diğer incelemelerimize buradan göz atabilirsiniz.