Hbo’nun haziran ayında başlayan, ağustos ayının ilk haftasında ise ilk sezon finalini yapan gençlik dizisi Euphoria ikinci sezon onayını aldı bile. Bizlerde severek izlediğimiz Euphoria ‘yı henüz izlemeye karar verememiş olan okuyucularımız için diziye neden başlamanız gerektiğini açıkladığımız tam 7 sebep sıraladık.
I just showed up without a map or a compass, and at some point, you have to make a choice … about who you are and what you want. And therein lies the catch.
Rue
Tek Bir İsim: Zendaya
Evet, bizce Zendaya’nın içinde olması bu diziyi izlemek için başlıca bir sebep. Zendaya’nın Disney ile hiçbir bağlantısı olmayan ilk dizi projesi olan Euphoria, aynı zamanda kendisinin bugüne kadar canlandırdığı en farklı karakter olan Rue’yu da içinde barındırmasıyla gerçekten de cesur bir iş.
Sadece instagramda bile 60 milyon takipçisi olan Zendaya’yı artık sinema ve dizi dünyasında sıkça göreceğimizden hem Spider-Man serisinde yer alması hem de Dune adaptasyonunun kadrosuna dahil olmasıyla emin olmamızın yanı sıra Disney Channel’la olan bağlarını kopardığı gerçeği de ortada olunca sırf onun performansının nasıl olduğunu ve gelecek işlerinde neler yapabileceğini keşfetmek bile Euphoria’yı izlemek için iyi bir neden haline geliyor.
Kendisinin dizideki oyunculuk performasıyla ilgili bir ipucu vermemiz gerekirse, hiç de fena olmadığını vurgulayıp gerisini sizin izledikten sonra vereceğiniz kararınıza bıraktığımızı söyleyebiliriz.
Mükemmel Görüntü Yönetmenliği
Euphoria’nın en çekici yanlarından biri gerçekten de iyi yönetmenlik. Dizinin konusu ya da karakterler sizi etkilemese bile dizinin iyi çekimleri, renk ve ışık kullanımı, montaj gibi ögeler sizi etkilemeyi başarıyor. Belli bir kalitenin üzerinde diziler ortaya koymasıyla güven oyumuzu kazanan HBO’nun da bu noktada katkısı olduğunu düşünüyorum ki sıradan bir gençlik işine göre gerçekten güzel görüntüler yansıyor ekranınıza.
Dizi özellikle Zendaya’nın karakteri Rue’nun ruh hallerini ve yaşadıklarını size çok başarılı şekilde yansıtabiliyor. Öyle anlara şahit oluyoruz ki karakterin anksiyete, depresyon ve uyuşturucu etkisindeki bedeninin zihnine adalar nakliyat etkisini gayet net şekilde gözlemleyebiliyoruz. Bu durum aslında karakterin niye depresyonundan ya da anksiyetesinden kaçmak için uyuşturucuya sığındığını size hissettirerek empati kurmanızı ve hikaye ile bütünleşmenizi de sağlıyor.
Derinliği Olan Karakterler
İzlediğimiz dizilerde en çok karşılaştığımız sorunlardan bazılarıda ana karakter gelişimlerinin olmaması ve tek boyutlu yan karakterler.
Euphoria’nın iyi yaptığı şey ise en az gördüğümüz karakterin bile gördüğümüzden çok daha fazlası olduğunu bize hissettirmesi, ana karakterlerin ise hareketlerinin nedenlerini ve nasıllarını geçmiş travmalarını aktararak anlatması ve en kötü karaktere karşı bile içinizde bir sempati oluşturması. En önemlisi ise bu saydıklarımı yaparken karakterleri tek bir sahnede melekleştirmek ya da şeytanlaştırmak yerine sadece insanlaştırması.
Çünkü dizi bir noktada size o karakterlerin ne kadar yüksekten düştüğünü ve ne kadar kırıldığını hissettiriyor. Tabii ki her zaman dev dramalar anlatmıyor fakat o insanın kişiliğinin nasıl şekillendiğini anladığınızdan emin oluyor.
Gerçekçi ve Hayattan Bir Hikaye
Bazı gençlik dizilerinin en büyük problemi gerçek hayattan tamamen kopuk bir dünya yaratmaları. Euphoria’nın böyle olmadığını size emin bir şekilde söyleyebiliriz.
Öyle ki, Amerika’daki genç yaşama çok benzediği dizinin yayınlandığı süreç boyunca çokça konuşulan bir konuydu. Bunun yanı sıra dünya üzerinde ergenlik her nerede olursanız olun benzer olduğundan dizide sizin de kendi ergenliğinizden küçük de olsa bir şeyler bulabileceğinize inanıyorum. Örneğin ülkemizde de genç kızlar tarafından çokça kullan wattpad/tumblr ve hayran kurgusu yazarlığıyla ilgili çok kısa bir sahne içeriyor ki anlattığı şeyin absürd dursa da ne kadar gerçek olduğunu sadece bir kitapçıya girip çok satanlar rafına bakarak bile gözlemleyebilirsiniz.
Diziyle ilgili gelen reaksiyonlarda da ebeveynlerin genel olarak diziyi aşırı bulduğu fakat çocuklarının ya da daha genç yaşta sosyal medyada yorum yapan insanların dizinin aslında dizinin ne kadar da gerçek bir yansıma oluşturduklarını söylemeleriyle dehşete düştüklerini gözlemleyebiliyoruz.
Büyüleyici Makyaj ve Kostümler
Görsel bir mecraya iş yapıyorsanız tabii ki saç, makyaj ve kostüm de işin önemli bir parçası haline geliyor. Bu işlerin zaten belirli bir düzeyde olmasını beklemek de çok normal fakat filmlerin aksine dizilerde her zaman çok da özenli ve farklı işler göremiyoruz malesef. Özellikle Euphoria gibi günümüzde geçen gençlik dizilerinde görünümler günlük hayattan pek de ayırt edebileceğimiz tarzlarda olmuyorlar.
Buna örnek olarak dizinin en çok kıyaslandığı iş olan 13 Reasons Why dizisini de verebiliriz. Euphoria ise yazının en başından beri belirttiğimiz gibi estetik bir iş ve kullandığı ışıklardan kamera açılarına, makyajdan kostüme gözünüze hitap eden bir şeyler ortaya koymak için çabalıyor. Karakterlerin kişiliklerini yansıtan bu özenli çalışmayı görmek de dizinin gerçekten güzel yanlarından.
Düzgün LGBTQ Temsili
Heteroseksüel oyuncuların trans karakterleri oynadıkları için polemiklerin yaşandığı günümüzde Euphoria’nın en güzel detaylarından biride Hunter Schafer. Kendisi gibi trans bir kadın olan Jules’u canlandıran Hunter’ın karakteri üzerinden bir yandan trans bir bireyin toplumda gördüğü muameleyi gözlemliyoruz. Diğer yandan ise mücadeleler vererek bir kadına dönüştüğü için kendini içten içe erkeklerden hoşlanmak zorunda hisseden Jules’un aynı zamanda kadınlardan da hoşlandığını keşfettiği bir kendini bulma yolculuğuna şahit oluyoruz .
Bunun yanı sıra dizi size kuşaklar arası cinsel kimliği ifade etme şeklinin toplumunda değişim ve gelişimiyle nasıl farklılaştığını gösteren ögeler içeriyor.
Hayatından nefret ediyordu. Kötü olduğu için değil, sadece beyninizden ve vücudunuzdan nefret ettiğinizde kalan kısmından zevk almak zor.
Rue, Jules’un çocukluğu hakkında…
İyi Müzik
Bir gençlik dizisi olduğundan genel olarak popüler parçaların yer aldığı dizideki müzik seçimlerinin yine de iyi olduğunu belirtmemiz gerek. Bölümleri izledikten sonra Spotify’a gidip bir kez daha dinlemek isteyeceğiniz türde seçimler yapılmış.
Dizinin orijinal besteleri ise Labrinth’e ait. Bir Disney yıldızı olduğundan zaten şarkı söyleyip dans edebildiğini bildiğimiz Zendaya’nın da dizinin final bölümünde ortaya çıkan bir sürprizi var. Her ne kadar bölümü izlemeden dinlememenizi tavsiye etsek de şarkıya yukarıda Spotify linkine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
Yazımızı sonlandırmadan önce;
Dizinin depresyon, anksiyete, uyuşturucu ve yetişkin içerikleri içerdiğini, 18 yaşından küçük ve bu konularda hassas olan insanların izlenmemesinin vurgulandığını belirtmeliyiz.
Her şey iyi güzel de bu diziyi nereden izleyeceğiz diyenler varsa dizinin ülkemizde Beinconnect ve DigiturkPlay üzerinden yayınlandığını söyleyebiliriz.
Peki siz Euphoria’yı izlediniz mi? Sezon incelememiz ve yeni sezondan beklentilerimizi içeren yazımız yakında geliyor, beklemede kalın.
